Işık Bahçelerinden Çıkan Manyak


Milattan sonra II. yüzyılda başlıyor Mani'nin hikayesi. 4 yaşından 24 yaşına kadar babasının yüzünden Işık bahçeleri olan bir tapınakta kalıyor. Buradaki beyaz giysilileri sindiremese de sabrediyor. Kendini bulabilmek için bir ağacın altında inzivaya çekiliyor. İç sesiyle, romandaki adıyla ikiziyle ilk tanışması da 13 yaşında burada gerçekleşiyor. 24 yaşına geldiğinde ise ikizinin çağrısıyla bu tapınaktan ayrılarak kendi yolunu çiziyor.

Mani, topal ve yaşıtlarına göre çelimsiz biri. Bunun yanında bilgili, feraset sahibi ve tıp konusunda da iyi. Yolculuğu boyunca halkın bilgelere bakacağı inancıyla üzerindeki kıyafetlerden başka bir şey almıyor yanına. Öngörüsü de doğru çıkıyor ama seyahati sırasında çevresine toplanan insanlara yaptığı konuşmalar zamanın krallarını rahatsız ediyor. Bir gün insanlar arasında tanrı, tanrılar arasında insan olan, krallar kralı Şapur'un üvey kızını iyileştirmesi ile onun koruması altına giriyor. Böylece dini ve havarileri hızla yayılıyor. Bu durum kral Behram dönemine kadar devam ediyor. Kral Behram döneminde ise Mecusi müneccimi Kartir'in etkisi ile 1 ay kadar acı çekmesi için herkesin görebileceği bir yere hapsediliyor. Ölümünden sonra da cesedi ibret olsun diye kalenin duvarına asılıyor. Ama müritleri o duvarı tapınak haline getiriyor.

Mani öğretilerinde herkesin kendi tanrısına inanması gerektiğini, savaşların anlamsız olduğunu, insanlar arasındaki sınıf ayrımının olmaması gerektiğini savunur. Bu nedenle İsa'ya da Zerdüşt'e de saygı duyar. Kralların tüm dinlere saygılı olması gerektiğini söyler. Tam bir günümüz aydını...

Ancak yazara göre, Mani'nin ölümünden sonra kilisenin etkisiyle Mani ve Maniheizim değersizleştirilmeye çalışılarak bu kavram neredeyse hakarete dönüştürülmüş. Manyak (mani-yak) gibi...

Kitabı iyi bir kitap okuyucusu olan Gül hanımın blogundaki yazısından etkilenerek okuma listeme almıştım. İyi ki almışım.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sakinliğiyle ve renkleriyle gönlümü çelen: Eğirdir Gölü

Sene Olmuş 2023

İsmail Güzelsoy' un yüreklere değen "DEĞMEZ" kitabı