Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kasvetli Bir Polisiye : Alef

Resim
Alef garip bir dizi. Kullanılan araçlardan ve ortamdan anladığımız kadarıyla izleyici, 90 ların İstanbul Emniyeti cinayet bürosuna misafir oluyor. Ağır travmalar yaşamış İngiliz (Kenan İmirzalıoğlu) ile Settar'ın (Ahmet Mümtaz Taylan) beraber çalıştığı bir cinayet büro ekibi, zor işi üstlenmek zorunda kalıyor. Aynı ekipte çalışan yeni ve eski polis kendi yöntemleriyle seri katili bulmaya çalışıyor. Dizi 1 sezon ve 8 bölüm olarak 2020'nin nisan ayında blutv platformunda yayımlanmış. Nedense bu güne kadar dikkatimi çekmeyen diziye tesadüfen başladım. Garipsediğim mistik havası, diyaloglardaki doğallık ve cesurluk daha ilk bölümden bağlanmamı sağladı. Tasavvufi konulardaki bir çok ayrışmanın fikri alt yapısının yanında, Vahdeti Vücut ile Vahdeti Mevcut ayrımını ilk kez burada duydum. Ne kadar da cahilim... Küçük bir eleştiri... Dizinin sürekli kasvetli ortamlarda çekilmesi Rus romanından uyarlanmış havası veriyor. Seri cinayetlerin tarihi mekanlarla ve uzak geçmişle bağlantıları

Van Kalesinde tarihe yolculuk

İstanbul'dan başlayıp; İzmit, Ankara, Aksaray, Kırşehir'den geçip Kayseri'de bir gece konakladığımız, ertesi gün yeniden yola koyulup; Malatya, Bingöl ve Muş Ovasını da ardımızda bıraktıktan sonra artık Van Gölü yüzünü gösteriyor bize. Güneş neredeyse batmak üzere. Van Gölü'nün kıyı şeridindeki Gevaş ve Edremit'i de geçtikten sonra akşam saatlerinde Van'a ulaşıyoruz. Uzun ama oldukça keyifli

Nefaset Lokantası

Resim
İlk kez bir Tuğba Doğan kitabı okuyorum. Belki de son bir kaç aydır okurken en çok keyif aldığım kitap oldu kendileri. Bu nedenle daha yazının başında tavsiye ediyorum herkese... İnternette bir çok kitap severin yorumunda okuduğum hikaye örgüsündeki kopukluğa nedense ben hiç takılmadım. Salih'in gazeteden kovulup, İstanbul'a gidişi, Nefaset Lokantasını buluşu ve gönül ilişkileri hep arka planda kaldı. Daha çok yazarın roman karakterleri aracılığıyla yaşını almış insan tecrübesine dayanan iç sesine hayran kaldım. İnsanı, toplumu ve hayatı çözmüş dedim. Hele ki entelektüel kesimin tarihin her döneminde toplumuna yabancılaştırıldığı, değersizleştirildiği tespitini dönüp dönüp tekrar okudum. Küçük bir eleştiri de sevgili yeğenime... Uzun zamandır taşıma ve gece - gündüz fark etmeksizin her yerde rahatlıkla okuma kolaylığı nedeniyle e kitap okuyordum. Bu kez yeğenin eve bıraktığı kitabı okumayı tercih ettim. Kendisine buradan rica ediyorum, lütfen başka bir yayın evini tercih et. YK